Ticari faaliyet nedir?
Bir popülasyon halinde yaşayan insanlar tarihten bu yana bir iş bölümü içinde iaşelerini temin etmek durumunda kalmışlardır. Bundan 10.000 yıl önce yani orta taş devrine kadar toplayıcılık ve avcılık ile geçinen insanlık için yetersiz kalan doğal kaynaklar onların farklı kıtalara ve coğrafyalara doğru göç etmelerine sebep olmuş ve kabileler arasında ciddi etkileşimler yaşanmasına yol açmıştır. Topluluklar bir süre sonra gittikleri yerlerde kaynakları tükettiklerinden dolayı artık iaşelerini temin edememeye başlamış ve başta savaş olmak üzere çeşitli takas yollarıyla ihtiyaçlarını gidermeye başlamışlardır. Doğal kaynakların zorunluluğu aslında günümüzdeki güncel hukuki ve ekonomik zemini de hazırlamıştır.
İnsanlığın ilk dönemlerinde belki de her insan kendisi için çalışırken evrimin de sebep olduğu iş bölümü ve yardımlaşma zorunluluğu dolayısıyla ilkel ticari fonksiyonları türetmişlerdir. Artık bir süre sonra insanlar avladığı hayvanları veya buldukları meyveleri kendileri için tüketip saklamamışlar, ihtiyacı olmasa dahi kendisi için gereksiz gözüken eşyayı alıp karşılığında ihtiyacı olan bir yiyeceği veya nesneyi kendisinde bolca var olan toplumla takas etmişlerdir. Bir süre sonra paranın icadı takas yoluyla ticareti bitirmiş ve artık şimdi var olan ekonomik modellerin de temelleri atılmıştır. Ticaretin de aslında bu tarihi gelişim ile anlaşılabilecek hayati bir fonksiyonu bulunmaktadır. Zira insanın kendi maddi ve manevi ihtiyacını giderebilmesi kaynaklara ihtiyacı vardır ancak elindeki kaynaklar her zaman bunun için yeterli olmayabilmektedir. Bu bağlamda ticari faaliyet sermaye ve emeğe dayanan, devamlı, karşılığında gelir hedeflenen ve aleni olan bir faaliyet türüdür.
Günümüzde ülkemizde de uygulanan özel mülkiyetçi anlayış ile bireylerin kanunla konulan kısıtlamalar çerçevesinde, bir şeyi kendine özgü, münhasır ve mutlak biçimde kullanma, yararlanma ve elden çıkarma hakkı bulunmaktadır. Esasında ülkemizde de ticari faaliyete mümkün mertebe olanak veren anlayış özel mülkiyete dayanan anlayıştır. Zira kişi sadece emeği ve sermayesi üzerinde hakkı bulunduğu sürece ticari faaliyet gerçekleştirebilir ve karşılığında bir gelir sağlamayı hedefleyebilir.
Haksız rekabet nedir?
Kişiler ticari faaliyetlerini sürdürürken toplum için hayati öneme sahip bir faaliyeti gerçekleştirdiklerinin de farkında olmalıdırlar. Örneğin demir madeni ticareti yapan bir kişi kendisinin ticari kaygılarının yanı sıra piyasada demir madeni talebi oluşturan özel veya kamu şahıslarının da demir madenine olan ihtiyaçları kapsamında veya rakip tacirlerin gelir hedeflerini baltalamayacak politikalar belirlemelidir. Çünkü hakkaniyet, hayatın her alanında olduğu gibi ticari faaliyetlerde de uygulama alanı bularak haksız faaliyet sürdürülmesini engellemek istemektedir. Herkesin ticari faaliyet sürdürme ve hizmet alma hakkı vardır ve başkalarının haklarının kullanılması doğrudan ya da dolaylı olarak engellenemez.
Hayati fonksiyonun yarı sıra ülkelerin gelişmişliği ile ticari faaliyetlerin arasında doğrudan ve kopmaz bir bağ bulunmaktadır. Bir ülkenin yararına olan unsurlardan döviz akışı, istihdam, yenilik ve ar-ge gibi gelişimler ticari faaliyetler ile aktarılmakta ve global dünyada siyasi ve toplumsal ilişkilerin gelişiminde son derece önemli rol oynamaktadır.
Piyasa ekonomisinin rekabete dayanması kaçınılmazdır. Tekel ticari faaliyetlerde çoğunlukla istenmeyen bir durumdur, bu bağlamda bir faaliyeti birden fazla kurum veya kişi tarafından yürütülmesi halinde rekabet doğacaktır. Esasında ekonomiye ve ülkelerin refahına can veren de rekabettir. Her bir rekabette daha fazla döviz akışı veya istihdam kolu oluşturulabilmektedir.
Ticari faaliyetler sürdürülebilir, kolay ve güven verici olmalıdır. Çoğu ihtiyacın ticari faaliyetler yoluyla giderildiği bu dönemlerde tacirlerin sürdürülebilir fonksiyonu aksatmaları adil olmayacaktır ve bir toplumun ciddi zararlar görmesine neden olabilecektir.
Haksız rekabet, bir veya daha fazla işletme tarafından diğer şirketlerin kendi pazarlarına girmesini veya başarılı olmasını zorlaştırmak veya imkânsız hale getirmek için gerçekleştirilen eylemler bütünüdür. Haksız rekabetten kaynaklanan piyasa bozulması, diğer etkilerin yanı sıra daha yüksek fiyatlara, daha kötü hizmete ve yeniliğin engellenmesine neden olabilir. Zira rakiplerle müşteriler arasındaki hakkaniyete aykırı davranışlar ticari faaliyetlerin köküne balta vuracak ve her türlü gelişime engel olacaktır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 54 ile 63. maddeler arasında haksız rekabete ilişkin hükümlere yer vermiştir.
“MADDE 54-(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”
Haksız rekabet eylemleri nelerdir?
Türk Ticaret Kanunu 54. maddede haksız rekabeti tanımlamış ve haksız rekabete hangi eylemlerin sebep olacağını 55. maddede ayrıntılı açıklamıştır:
II- Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar
MADDE 55-(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlı çalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
- Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
- Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
- Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
- Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
- Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
- Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
- Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
- Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
- Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
- Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
- Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
- İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle,
- Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
- Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, hak etmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
- İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
- Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle,
Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
- Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
- Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.”
Haksız rekabet sebebiyle uğranılan zararların tazmini
Türk Ticaret Kanunu’nun 56. maddesi haksız rekabet sebebiyle zarara uğrayan veya tehlikeye düşen kişinin haklarından bahsetmiştir. Bu bağlamda zarara uğrayan veya tehlikede olan kişi:
- Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
- Haksız rekabetin men’ini,
- Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
- Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
- Türk Borçlar Kanunu’nun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini
mahkemeden talep edebilir. Bunun yanında zarara uğrayan müşteriler de araçların ve malların imhası dışında kalanları talep hakkına sahiptir.
Haksız rekabet suç mudur?
Haksız rekabet, ceza kanunu kapsamına alınmamış olsa dahi Türk Ticaret Kanunu’nun 62. maddesi uyarınca cezayı gerektiren bir fiil olarak tanzim edilmiştir. Bu bağlamda:
- 55. maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,
- Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
- Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar
- Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56. madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
Tüzel kişilerin sorumluluğu
Haksız rekabeti işleyen tüzel kişiler için 63. madde uygulanmaktadır. Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse 62. madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.
Haksız rekabet davalarında arabuluculuk şartı
Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi hükmünce dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur.
Haksız rekabet davalarında görevli ve yetkili mahkeme
Haksız rekabet davalarında görevli ve yetkili mahkeme haksız fiilin işlendiği yerin asliye ticaret mahkemeleridir.
Haksız rekabet davalarında zamanaşımı
Türk Ticaret Kanunu’nun 60. maddesi uyarınca davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.
Anahtar Kelimeler
Haksız Rekabet
Haksız rekabet nedir?
Haksız rekabet eylemleri nelerdir?
Haksız rekabet sebebiyle uğranılan zararların tazmini
Tüzel kişilerin sorumluluğu
Haksız rekabet davalarında arabuluculuk şartı
Haksız rekabet davalarında görevli ve yetkili mahkeme
Haksız rekabet davalarında zamanaşımı