Limited Şirket Ortaklarının Vergi Borcu Sorumluluğu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununda düzenlenmiştir. Limited şirket ortaklarından payını devreden ortak ile payını devralan ortağın bazı durumlarda müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır. Payını devreden ortak, payını devrettiği döneme kadar olan vergi borçlarından sorumludur. Uygulamada vergi dairelerinin sıklıkla şirketlerin eski ortaklarına ortaklık sonrası doğan borçlardan dolayı ödeme emri gönderdiği görülmektedir. Vergi dairesinin bu ve benzeri ödeme emirlerine karşı Vergi Mahkemesinde iptal davası açılması gerekmektedir.
Ödeme Emrine Karşı Dava Açma Süresi
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 54. maddesinde, müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil edileceği, 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği belirtilmiştir.
Şirket Ortaklarının Vergi Borcu Sorumluluğu
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 5766 sayılı Kanunla değişik 35. maddesinin 1. fıkrasında; limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı, 2. fıkrasında; ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, 3. fıkrasında ise amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı kurala bağlanmıştır.
5766 sayılı Kanun’un gerekçesinde; maddede yapılan ibare değişikliği ile limited şirketten tahsil edilemeyen dolayısıyla 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamında takip edilmesi gereken kamu alacaklarından ikincil sorumlu olan şirket ortaklarının sorumluluklarının başlayabilmesi için açıklayıcı hüküm getirilmekte olduğu, limited şirketin amme borçlarından, eski ve yeni ortakların ne şekilde sorumlu olacakları hususunun da düzenlendiği, maddede yapılan bir diğer düzenleme ile amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olması halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacaklarının belirtilmekte olduğu ve bu sorumluluk uygulamasının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren amme alacaklarının, düzenlendikleri kanunlardaki kanuni ödeme sürelerinde ve/veya 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre verilen özel ödeme süreleri içinde farklı şahısların ortak olması halini de kapsadığının ifade edildiği, limited ortakların sorumluluğuna esas alınan amme alacaklarının doğduğu zamanlar, dönemleri ve ödeme zamanları kriterlerinin, yargı kararlarında da benimsendiği, ancak bu zamanlarda farklı şahısların ortak olması halinde sorumlu tayininde kararlar içinde görüş birliğine varılamadığı, önerilen düzenlemenin, yargı kararları ile içtihat oluşturulamamış bu konulara açıklık getirerek ihtilafları azaltma amacını taşıdığı, diğer taraftan yine yargı kararları da dikkate alınarak madde ile bu şahıslara müteselsil sorumluluk getirilmesinin, bir yandan hisse devri yapan ortakların borcunu ödemesini sağlayacağı, diğer yandan da devralan şahısların limited şirket hissesinin değerini borçluluk durumunu da göz önüne alarak belirlemesine imkan vereceği belirtilmiştir.
HİSSESİNİ DEVREDEN ORTAĞIN VERGİ BORCU SORUMLULUĞU
6183 sayılı Kanun’un 35. maddesindeki düzenlemeden, öncelikle asıl borçlu şirkete ait amme alacaklarının doğduğu dönemde şirketin ortağı olan kişilerin ortak olunan dönemlerle sınırlı olarak amme alacağının ödenmesinden sermaye hisseleri oranında sorumlu olacağı, hisse devri halinde devralan ortağın, devir öncesi borçlardan zaten sorumluluğu bulunan devreden ortakla birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde yine bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağının anlaşılması gerekmektedir.
PAYINI DEVREDEN ŞİRKET ORTAĞININ PAY DEVRİNDEN SONRA DOĞAN VERGİ BORÇLARINDAN SORUMLULUĞU
Hissenin devredilmesi durumunda devir sonrasına ilişkin şirket borçlarından sorumluluk bulunmamaktadır.
T.C. Danıştay 9.DAİRE Esas:2005-2249 Karar:2007-1095 Karar Tarihi:29.03.2007
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve astlıların, vakıfların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı ocakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; 6762 sayılı Türk taret Kanunun 540/2. ve 541. maddelerinde ise şirket mukavelesi veya umumi heyet ararı ile şirketin idare ve temsilinin ortaklardan bir veya birkaçına ya da ortak olmayan kimselere de bırakılabileceği, ortak olmayan kimselerin salahiyet ve mesuliyetleri hakkında ortak olan müdüre ait hükümlerin tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.Dosyanın incelenmesinden; 23.8.1995 tarihinde %50 hisse ile şirket ortağı olan davacının 5 yıl için müdür seçildiği, 1.5.1997 tarihli noter senedi ile hisselerini …’e devrettiği, söz konusu devir işleminin tespiti ile pay defterine işlenmesi ve ticaret sicil gazetesine ilan için 13.1.2004 tarihinde ticaret mahkemesinde dava açıldığı, 1.4.2004 tarihli ticaret mahkemesi kararı ile davacının 1.5.1997 tarihinde hisse devri yaptığının tespit edildiği; ancak, hisse devrinin pay defterine kaydı ve ilanı hususunun şirketin içişlerinden olması nedeniyle bu yöndeki diğer davacı taleplerinin reddedildiği, şirket müdürlüğüne …’in 5 yıl için seçilmesine ilişkin 23.9.1998 tarihli ortaklar kurulu kararının 25.9.1998 tarihinde ticaret sicil gazetesinde tescil edildiği anlaşılmış olup dosyada bu tarihe kadar davacının müdürlük görevinden ayrıldığına dair bir bilgi veya belgeye rastlan ila madiği gibi …’in şirket müdürü seçilmesine ilişkin ortaklar kurulu kararında davacının imzasının da yer aldığı görülmektedir.
Bir ticaret unvanı altında kurulup ortaklarının sorumluluklarının koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı oldukları, tüzel kişiliğe haiz bir şirket türü olan limited şirketlerde yönetim ve temsil yetkisinin yukarıda anılan yasa hükümleri uyarınca ortakların yanı sıra ortak olmayan kişilere de bırakılabileceği, ortak ve ortak olmayan müdürler arasında da yetki ve sorumluluk bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyeceği öngörülmüştür. Bu itibarla ortaklık payını 1.5.1997 tarihinde noter hisse, devir sözleşmesi ile devrettiği Ticaret Mahkemesi kararıyla sabit olan davacının; şirket müdürlüğü sıfatı pay senedi sahibi olma şartına bağlanamayacağından ve …’ın şirket müdürü seçildiği 23.9.1998 tarihine kadar kanun temsilcilik sıfatı devam ettiğinden, davacının yalnız ortaklık payının devri tarihine kadar sorumlu tutulabileceğinden bahisle dava konusu ödeme emirlerini kısmen onayan kısmen iptal eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 14.9.2004 tarih ve E: 2004/99, K: 2004/1467 sayılı kararının bozulmasına 29.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Vergi Hukukuna ilişkin diğer makalelerimizi okumak için yazının üzerine tıklayabilirsiniz.