İş Kazası Nedeniyle Yaralanma ve Tazminat Hakkı

Bu yazımızda iş kazası nedeniyle işçinin yaralanması ve tazminat hakkı konuları ele alınacaktır.

İş kazası nedir?

İş kazası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olaydır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan farklı olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde iş kazası tanımlanmıştır:

İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması

MADDE 13- İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.

Bu bağlamda iş kazası işyerinde ya da kanunun çizdiği çerçevede iş ile alakalı faaliyetlerin yürütüldüğü sırada vücut bütünlüğüne zarar veren olaylar bütünü olarak tanımlanabilir.

İş kazasının unsurları nelerdir?

İşyerinde meydana gelen olayın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde sayılan hallerden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu bağlamda,

  • Kazanın işyerinde ya da görev için gönderildiği yerde meydana gelmesi
  • Kazanın işverence işe gidiş ve geliş için sağlanan bir taşıtta meydana gelmesi
  • Kazanın iş nedeniyle meydana gelmesi

şartlarından en az biri gerçekleşirse ve temel şart olan ruhen ya da bedenen engellilik hali vuku bulursa Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca iş kazası gerçekleşmiş sayılacaktır.

SGK’nın sorumluluğu

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca iş kazası gerçekleşirse SGK yardımı için başka şart aranmamaktadır zira kanun uyarınca örneğin kaza işçinin çalıştığı işyerinde gerçekleşirse SGK yükümlülüğü için şartlar gerçekleşmiş sayılacaktır. Ayrıca bir illiyet bağına gerek yoktur.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesine göre gerçekleşen iş kazasından dolayı meydana gelen zararı işçi SGK’dan isteyebilmektedir. Bu bağlamda işçi SGK’dan aşağıdaki yardımları talep edebilmektedir:

· Geçici İş Göremezlik Ödeneği

Geçici iş görememezlik ödeneği, iş kazası nedeniyle işçinin çalışamadığı günlerin ücretini SGK’dan aldığı ödenektir. İşçi yatarak tedavilerde günlük kazancının yarısını, ayakta tedavilerde günlük kazancının üçte ikisinin ödenmesini kurumdan isteyebilmektedir.

· Sürekli İş Göremezlik Geliri

İşçinin iş kazası sonrası maluliyetinin yani ömrü boyunca taşıyacağı engelinin en az %10 olması halinde SGK tarafından işçiye bağlanan yardımdır. İşçinin tam iş görememezliği halinde işçiye bağlanacak olan yardım aylık kazancının %70’i kadarken kısmi iş görememezliği halinde aylık kazancının %70’inin maluliyetine oranı kadardır.

  • Ölüm Geliri
  • Evlenme Ödeneği
  • Cenaze Ödeneği

İş kazasını SGK’ya bildirme süresi

İşveren iş kazasının meydana geldiği günden itibaren 3 işgünü içinde SGK’ya iş kazasını bildirmek zorundadır.

İş kazası bildirim süresine uymamanın cezası

İş kazasının 3 işgünü içerisinde SGK’ya bildirilmemesi halinde SGK’nın işçiye ödeyeceği geçici iş görememezlik ödeneği işverenden tahsil edilmektedir. Ayrıca bildirime uymayan işverenler hakkında idari para cezasına hükmolunmaktadır.

İş kazasında işverenin sorumluluğu

SGK’nın iş kazalarından sorumlu olması için 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde tanımlanan iş kazasının gerçekleşmiş olması yeterlidir, ayrıca kaza ile yapılan iş arasında illiyet bağı olması gerekmemektedir. Ancak işverenin iş kazasından sorumlu tutulabilmesi için kaza ile yapılan iş arasında bir illiyet bağının bulunması şarttır. Yani iş kazasının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndaki iş kazası tanımına girmesi yeterli değildir. Yargıtay içtihatlarından da görülebileceği gibi işverenin sorumluluğu için kazanın işyeri ile bağlantısı yeterli olmayıp yapılan işle alakalı ortaya çıkması aranmaktadır.

İşverenin işyerinde alması gereken önlemler 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. ve diğer maddelerinde sıralanmaktadır. Genel olarak işveren aşağıdaki ilkelere öncelikle dikkat etmelidir:

  • Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
  • İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
  • Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
  • Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
  • Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.

İşverenin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda ve yönetmeliklerde yer alan yükümlülüklerini getirmemesi pek tabi işverenin kaza sonucu doğan zararların özel hukuktaki tazmini sonucunu doğuracaktır.

İşveren, işyerinde alması gereken önlemleri almadığı takdirde kaza meydana gelirse zararlardan Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde sorumlu olacaktır. Ancak işçinin veya 3. kişinin ağır kusuru varsa işveren sorumlu olmayacaktır.

İş kazası sonucu işverenden istenebilecek tazminatlar nelerdir?

1. Maddi tazminat

Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca işçi, işverenin gözetme borcunun ihlalinden doğan bedensel zararlarının tazminini isteyebilmektedir. Burada uygulanan sorumluluk haksız fiil sorumluluğudur zira işverenin işyerinde uyması gereken kuralları uygulamaması hukuka aykırılıktan ileri geldiğinden dolayı haksız fiil sorumluluğu doğmaktadır.

İşçinin kazadan dolayı maluliyeti doğar ve belli bir kazanç kaybına uğrar. Bu kazanç kaybı işverenin tazmin etme sorumluluğunda olan bir zarardır zira burada kaza ile zararın arasındaki illiyet bağı işverenin işyerindeki ihmalinden kaynaklanmaktadır. Maddi tazminatta zarar, meslekteki kazanma gücü kaybına yani maluliyete göre belirlenmektedir.

2. Manevi Tazminat

İşçi iş kazası sonrası maddi tazminatla beraber işverenden manevi tazminat da talep edebilmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ayrıca ağır bedensel zarar halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilmektedir. Manevi tazminatta, işçinin iş kazası nedeniyle çekmiş olduğu acının ve elemin tazminat ile bir nebze de olsa hafifletilebilmesi amaçlanmıştır.

İş kazası davalarında arabuluculuk zorunlu mudur?

İş kazası nedeniyle doğan tazminat uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Yani arabulucuya başvurma dava şartı değildir.

İş kazaları davasında görevli mahkeme neresidir?

İş kazası nedeniyle açılacak tazminat davalarında görevli mahkeme iş mahkemeleridir.

İş kazası davasında yetkili mahkeme neresidir?

İş kazası nedeniyle açılacak tazminat davalarında yetkili mahkeme işverenin ikamet ettiği ya da kazanın gerçekleştiği yer mahkemesidir.

Yorum yapın