Uyuşturucu Ticareti Emsal Beraat Kararı

Uyuşturucu ticareti suçunda kesin delil olmadan ceza verilebilir mi?

5237 sayılı TCK’nın “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.” biçimindeki maddesi uyarınca bir mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için, her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli kanıt elde edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle yeterli delil olmadan sanığa ceza verilmemesi gerekmektedir.

Esrar Uyuşturucu Ticareti Emsal Beraat Kararı

ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. CEZA DAİRESİ Esas:2018-246 Karar:2019-790 Karar Tarihi:24.04.2019 künyeli kararı

“Olay tarihinde (22/07/2016) saat:18.30 civarında bir vatandaş tarafından, devriye görevi ifade eden Jandarma görevlilerine …… marka ve model şüpheli siyah bir araç bulunduğu ve bu aracın uyuşturucu madde taşıdığına yönelik şüphelerin bulunduğuna dair ihbar yapılması üzerine devriye görevi yapan Jandarma ekibinin İl Jandarma K.lığı KOM Şube Müdürlüğü ekiplerine bilgi verilmesiyle ilgili Jandarma görevlilerinin olay yerine geldiği ve yapılan gözlemde ihbara konu aracın …… alanına geldiği ve sarı renkli ticari bir taksi yanında durduğu ve ticari taksiden inen uzun boylu 18-20 yaşlarında 175-180 cm boylarında esmer bir bayanın ihbara konu araçtan siyah renkli iki adat poşeti alıp ticari taksinin arka koltuğuna koyduğunun görüldüğü ve bu ticari taksinin oradan ayrılıp Denizli şehir merkezine doğru giderken durdurulduğu ve aracı ……’ın kullandığı ve müşteri olarak sanık ……’in bulunduğunun tespit edildiği, araçta müşteri durumundaki sanık ……’ya ait iki poşet bulunduğu ve sanık ……’nın bu poşetlerde esrar maddesi bulunduğunu bunları …… Mahallesinde gömülü olarak bulduğunu söyleyerek rızasıyla jandarma görevlilerine teslim ettiği ve sonra Denizli 1.Sulh Ceza Hakimliğinin 22/07/2016 tarihli 2016/2133 D.İş sayılı kararıyla …… plakalı araç arandığında iki poşet halinde hafif nemli 2 kg civarında esrar maddesi bulunup muhafaza altına alındığı,

Taksi şoförü ……’ın jandarmaya verdiği ifadesinde “Denizli ilinde ticari taksim vardır. Beni olay günü öğleden sonra kendi kullandığım …… numaralı GSM hattımdan ismini …… olduğunu söyleyen (telefonum kapandığı için numarası silinmiştir) daha önceden de birkaç defa müşterim olan şahıs beni arayarak “benim teyzemin kızı var, …… parkının oraya gel oradan al, …… alanında arkadaşları ile görüşecek bir süre sonra tekrar …… mahallesine getirirsin parasını kendi verecek” diye söyledi. Ben de …… mahallesine gidip isminin daha sonra …… olduğunu öğrendiğim bayanı aldım. Ankara yolu üzerinden bana söylediği …… alanına getirdim, seyahatimiz esnasında bana arkadaşlarımda eşyalarım var onları alıp geri döneriz fazla oyalanmam diye söyledi. Bir süre sonra …… alanına geldik. Ben aracı burada park ettim. Daha sonra araçtan inip lavaboya gittim. Bir süre sonra aracıma yaklaştığımda …… siyah renkli plakasını göremediğim bir araçtan elinde iki siyah poşet alarak arka koltuğa koydu. Hatta araca binince “abi ben eşyalarımı aldım hadi gidelim” dedi. Ben de bayan eşyası olduğundan özeldir diye kendisine ne aldın diye sormadım. Buradan Denizli istikametine doğru yola çıktık. Yaklaşık 5-10 dakika sonra Jandarma ekipleri bizi durdurdu. Kimlik kontrolü yaptı. Araçta bir şey olup olmadığını sordu ben de kendimden gayet emin bir şekilde istediğiniz şekilde arayın diye cevap verdim. Daha sonra Jandarma benim aracımı Karakola getirdi ve yapılan aramada ……’e ait iki poşet içerisinden esrar olduğunu söyledikleri uyuşturucu madde çıktı Ben yaklaşık 2-3 senedir taksicilik yapıyorum. Hiçbir zaman müşterilerimin eşyalarını kontrol etmedim Denizli’de iyi bir esnaf olarak bilinirim. Bulunan malzemelerin benimle hiçbir ilgisi yoktur. Ben sadece müşteri olduğu için istediği yere getirdim” dediği,

……’in 22/07/2016 günü müdafi eşliğinde jandarmaya verdiği ifadesinde; “22/07/2016 günü öğleden sonra …… plakalı ticari taksi bizim …… mahallesinde idi. Ben de taksi şoförünün yanına gidip beni …… Mahallesine götürmesini istedim. …… mahallesine gittik. Orada daha önce hiç tanımadığım siyah bir araçtaki şahıs beni gördü. Ben de araçtan inip yanına gittim. Zaten eroin kullandığım için krizde idim. Uzun boylu esmer tenli tanımadığım ismini bilmediğim kişi; “benim elimde esrar var bunu ……’da bulunan … Akaryakıt İstasyonuna götür senden orada bir arkadaş alacak” dedi. Ben de krizde olduğum için kabul ettim. Hatta bana esrarı teslim edince 5 g. eroin vereceğini söyledi. O anda içmem için (1) fişek eroin verdi. Ben de …… mahallesinde eroin maddesini içtim. Eroin içtikten sonra tekrar o kişinin yanına gittim. Sen geldiğin araç ile Honaz da bulunan …… alanına git dedi. Ben de ticari taksi ile …… alanına geldim. Bu esnada taksi şoförü araçtan inip tuvalete gittiği esnada araçtan inip (2) siyah poşet içindeki esrar maddesini aracın arka koltuğuna koydum. Sonra piknik alanından ayrıldık. Bir sure sonra Jandarma ekipleri bizi durdurdu ve aracı Jandarmaya götürüp aradılar. Yaklaşık (2) kg. esrar buldular. Beni kurye olarak kullanan kişiyi …… mahallesine gittiğim zaman görüyordum ama kendisini isim olarak tanımam” demiş ve sanığa olay yerindeki mülakatta jandarma görevlilerine uyuşturucu maddeyi …… mahallesinde gömülü olarak bulduğunu söylediği hatırlatılıp sorulduğunda sanık ……; “Ben olay esnasında çok korktuğum içi o şekilde cevap verdim. Ayrıca benimle birlikte araçta bulunan taksi şoförünün bu konuyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Anlatacaklarım bundan ibarettir. Ben bu olayla ilgili olarak kimseden şikayetçi ve davacı değilim başka bir diyeceğim yoktur” dediği, Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusunda da aynı mahiyette ifade verdiği fakat sanık ……’in mahkemedeki savunmasında kendisine esrar maddesini taşıması için sanıklar …… ve ……’in verdiğini beyan etmesi ve mahkemece suç duyurusu üzerine …… ve …… hakkında da dava açıldığı ve …… hakkındaki önce açılan dava ile birleştirildiği anlaşılmıştır.

Suça konu maddeden yaklaşık 10 gram numune alındığı Jandarma Kriminal Laboratuvarının 21/09/2016 tarihli raporunda net 11 gram yeşil renkli bitki parçaları şeklindeki maddenin kenevir bitkisi olduğu ve 6 gram toz esrar elde edildiği, 2000 gramdan da 1043 gram esrar elde edilebileceği belirtilmiştir.

Sanıklar …… ve …… hakkında her ne kadar sanık ……’in duruşmadaki beyanlarına göre dava açılmışsa da …… ve ……’in atılı eylemi işlediklerine dair, sanıkların savunmasının aksine ……’in soyut beyanlarından başka her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı bir delil bulunmaması sebebiyle …… ve ……’in beraati yerine mahkumiyetlerine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin sanıklar …… ve …… hakkındaki mahkumiyet kararının ortadan kaldırılmasına ve CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatine karar verilmiştir.

Sanık …… hakkında ise uyuşturucu madde ticareti yapmak suçu sabit görülmüş ancak diğer sanıkların suça iştirakine dair delil bulunmaması sebebiyle beraatlerine karar verildiğinden sanığın atılı suçu tek başına işlediğinin kabulüyle sanık hakkında TCK’nın 188/5.maddesinin ve buna bağlı olarak TCK’nın 192/3.maddesinin de uygulanma şartlarının oluşmadığı değerlendirilmiştir. Bu nedenle Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin …… hakkındaki usul ve yasaya aykırı görülen mahkumiyet kararı da ortadan kaldırılarak TCK’nın 188/3, 53, 54 ve 63.maddeleri ve CMK’nın 283.maddesi uyarınca cezalandırılmasına dair aşağıdaki yazılı şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Sanık …… hakkında uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan verilen mahkumiyet kararı için sanık müdafi tarafından yapılan istinaf başvurusuna ilişkin inceleme ve yargılama sonucunda; sanığın eylemi işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmaması sebebiyle beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla sanık müdafinin istinaf başvurusunun kabulü ile sanık hakkında Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21/11/2017 tarih ve 2016/273 E. 2017/150 K. sayılı mahkumiyet kararının CMK’nın 280/2. maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

Sanık …… hakkında uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan kamu davası açılmış ise de sanığın atılı eylemi işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmaması sebebiyle sanığın atılı suçtan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE,

Sanık için yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,…”

SANIĞIN MAHKUMİYETİNE YETERLİ HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK KESİN VE İNANDIRICI DELİL ELDE EDİLEMEMESİ SEBEBİYLE BERAAT KARARI

ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. CEZA DAİRESİ Esas:2016-3 Karar:2016-18 Karar Tarihi:01.11.2016 künyeli kararı:
“Bingöl Sulh Ceza Hakimliğinin 15/01/2016 tarih ve 2016/63 Değişik İş sayılı önleme arama kararına istinaden olayın diğer faili K. D.’ın içinde bulunduğu otobüste yapılan aramada, K. D.’da 80,00 gr kokain maddesi ele geçirildiği, K. D. kolluktaki ilk ifadesinde sanık R. Ç.’dan hiç bahsetmediği halde Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde, ele geçen maddeyi sanık Remzi’nin kahvehanesinde kendi müsaadesi doğrultusunda sattığını, kokain maddesini Remzi’nin selamıyla İstanbul Tarlabaşından aldığını, ilk başta kokain satma teklifini kendisine Remzi’nin yaptığı şeklindeki anlatımları doğrultusunda açılan dava sonucunda ilk derece mahkemesince sanık R. Ç.’nın uyuşturucu madde ticaretinden mahkumiyetine karar verilmiş ise de; olayın diğer sanığı olan ve yargılaması ayrı görülen K. D.’da uyuşturucu madde yakalandıktan sonra aynı gün sanık R. Ç.’nın üzerinde ve işyerinde yapılan aramada suç unsuruna rastlanmadığı, iletişimin dinlenilmesi süresinde atılı suçun işlendiği hususunda somut bir görüşme kaydının tespit edilemediği, K. D.’ın soruşturma aşamasında kolluğa ve Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadeleri arasına önemli çelişkilerin bulunduğu, K. D. kovuşturma aşamasında önceki beyanlarından tamamen dönerek yakalattığı uyuşturucuyla sanık R. Ç.’nın bir ilgisinin bulunmadığını belirttiği, sanık R. Ç. ile K. D. arasındaki iletişim kayıtlarının suç tarihinden önce olduğu ve bu görüşme içeriklerinin tespitinin mümkün olmadığı, atılı suçu başından itibaren ısrarla inkar eden sanık savunmasının aksine K. D.’ın soyut ve çelişkili beyanlarından başka sanığın mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle mütalaaya uygun olarak sanık R. Ç.’nın beraatına karar verilerek aşağıdaki hüküm fıkrası kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Her ne kadar sanık R. Ç.’NIN üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılması istemiyle hakkında kamu davası açılmış ise de; sanık savunmasının aksine K. D.’IN soyut ve çelişkili beyanlarından başka sanığın mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın müsnet suçtan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,”

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

TANIĞIN ALEYHTE OLAN İFADESİNDEN DÖNMESİ SEBEBİYLE UYUŞTURUCU EMSAL BERAAT KARARI

GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. CEZA DAİRESİ Esas:2016-31 Karar:2016-49 Karar Tarihi:14.10.2016
Gerek olay tutanağındaki şifai beyanında gerekse emniyette şüpheli sıfatıyla müdafiisi olmadan alınan ifadesinde sanıktan eroin maddesini satın aldığını iddia eden C. O.’in, mahkemede bu ifadesinden döndüğü, olay yeri yakalama tutanağına göre suça konu yerde çok sayıda kişinin bulunduğu, polislerin gelmesiyle hepsinin kaçtığı da dikkate alındığında, suça konu eylemi sanığın gerçekleştirdiğine dair C. O.’in sonradan döndüğü beyanı dışında, sanığın mahkûmiyetine yeter, kesin ve inandırıcı nitelikte delil bulunmadığı gözetilmeden, dosya kapsamına uygun, yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanmadan, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması, Suçlamayı ve olayın gerçekleşme şeklini kabul etmeyen sanık hakkında, C. O.’in de önceki ifadelerinden döndüğü gözetildiğinde, zabıt mümzi tanıkların duruşmada dinlenilmeleri gerektiği dikkate alınmadan, sanığın savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle hüküm kurulması, TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (a) ve (b) benlerinden oluştuğu ve hükmolunan cezadan adı geçen maddenin hangi bendi uyarınca artırım yapıldığının karar yerinde belirtilmesi gerektiği gözetilmeden, hüküm fıkrasının 2. bendinde, suça konu uyuşturucu maddenin eroin olması sebebiyle ceza artırımı yapılırken, ceza artırımının TCK’nın 188/4-a maddesi uyarınca yapıldığı belirtilmeden sadece TCK’nın 188/4. maddesi yazılması,Hüküm fıkrasının 8. maddesinde, suçtan elde edildiği iddia edilen 5335 Türk Lirasının uyuşturucu madde ticaretinden elde edildiğine dair delil bulunmadığından müsaaderesine yer olmadığına karar verildiği de dikkate alındığında, hükmolunan adli para cezasının takdiren ve teşdiden 60 gün olarak belirlenmesi sırasında, gün para cezasının alt sınırından uzaklaşılmasına gerekçe olarak “elde edilen gelir” hususunun gerekçe olarak belirtilmesi suretiyle çelişkiye neden olunması, Hükmen tutuklanmasına karar verilen sanık hakkında, TCK’nın 63. maddesinin uygulanmasına karar verilmemesi, Hüküm fıkrasının yasa yolunu gösteren sonuç kısmında, bu dosyada verilmiş bir karar olmayan beraat kararı ve yargılamaya konu olmayan tehdit suçlarından bahsedilmesi ile hükmolunan kararın kesin nitelikte bir karar olmamasına karşın “kesin” olduğu belirtilerek, yasa yolunun açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirtilmesi gerektiği gözetilmemesi, Suretiyle, CMK’nın 289. maddesinin 1. fıkrasının (g) ve (h) bentlerine aykırı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin istinaf itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, Dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere, hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Sanık H.D.’ın, tutuklulukta geçirdiği süre ve bozma nedenleri gözönüne alınarak SALIVERİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, 14.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Ankara Çankaya’da bulunan hukuk büromuz ceza hukuku alanında etkin bir şekilde hizmet vermektedir. Ceza hukukuna ilişkin yazmış olduğumuz makalelere erişmek için bu yazının üzerine tıklayabilirsiniz.

Yorum yapın