İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Nedir? Cezası Nedir?
İmar izni nedir?
İmar izinleri, arazi kullanımını düzenleyen, imar projelerinin yerel imar yönetmeliklerine uygun olarak inşa edilmesini sağlamada önemli bir rol oynayan ve yerel yönetimler tarafından verilen izinlerdir. İmar mevzuatları, belirli bir coğrafi alandaki arazi kullanımını düzenleyen önemli etkenlerdendir ve imar izinleri, bu yönetmeliklere uyan inşaat veya geliştirme projelerini yetkilendirmek için yerel hükümet makamları tarafından verilen belgeleri oluşturmaktadır.
İmar izinleri, arazinin toplumun amaç ve hedefleriyle tutarlı bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yardımcı olurlar. Örneğin, bir mahalledeki yaşam karakterini ve yaşam kalitesini korumak için yerleşim alanlarındaki belirli yapılaşma türlerini kısıtlayabilmektedir. Yerel yönetimler, imar izinlerini şart koşarak, yeni imar projelerinin bu yönetmeliklere uygun olmasını sağlayabilir ve böylece toplumdaki yaşam kalitesini koruyabilir. Çevrenin ve doğal kaynakların korunmasına yardımcı olur. İmar düzenlemeleri genellikle sulak alanlar, taşkın yatakları ve yaban hayatı habitatları gibi çevreye duyarlı alanlarda gelişmeyi sınırlayan hükümler içerir. Yerel yönetimler, imar izinleri talep ederek, yeni kalkınma projelerinin bu alanlara zarar vermemesini veya onları ayakta tutan doğal süreçlere müdahale etmemesini sağlamayı hedefler. İmar izinleri aynı zamanda kamu güvenliği ve refahının korunmasına yardımcı olmaktadır. İmar düzenlemeleri genellikle, yeni geliştirme projelerinin kamu güvenliği için bir risk oluşturmamasını veya komşu mülklerin haklarını ihlal etmemesini sağlayan gerilemeler, bina yükseklikleri ve diğer tasarım özellikleri için gereklilikleri içerir. Yerel yönetimler, imar izinlerini şart koşarak, yeni kalkınma projelerinin çevredeki topluluğa güvenli ve saygılı bir şekilde tasarlanmasını ve inşa edilmesini hedeflemektedir.
Hukukumuzda imar izinleri, İmar Kanunu ve İmar Yönetmeliği uyarınca düzenlenmekte ve yapılar bu mevzuatlara göre denetlenmektedir.
İmar kirliliği nedir?
İmar kirliliği, bir bölgede yapılaşmanın düzensiz ve plansız bir şekilde gerçekleştirilmesi sonucu ortaya çıkan çevre kirliliği türüdür. İmar kirliliği, yetersiz planlama, düzenlemelerin olmaması, kontrolsüz yapılaşma, çevre düzenlemesi yapılmamış endüstriyel alanların yanı sıra birçok faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkabilir.
İmar kirliliğine neden olma suçu nedir?
İmar, kamu güvenliğini ve sağlığını yakından ilgilendiren hassas bir konudur zira Türkiye coğrafi olarak deprem kuşağında yer almakta ve habitatı dolayısıyla üzerinde endemik türleri barındırmaktadır. Hem doğanın korunması hem de kamunun güvenliği açısından imar izni verilecek projelerin mevzuatta düzenlenen kriterlerde olması önem arz etmektedir. Bu bağlamda mevzuata aykırı imar planı kamu güvenliğini ve doğayı tehlikeye atacaktır. Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesi imar kirliliğine neden olma suçunu düzenleyerek hukuksuz yapıların önüne geçmeyi hedeflemiştir:
“İmar kirliliğine neden olma
Madde 184
(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.”
İmar kirliliğine neden olma suçu nasıl oluşur?
Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yerel yönetimlerden imar izni alınmadan veya verilen izne aykırı olarak bina yapmak suçu oluşturmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca ruhsatsız başlatılan projelerin şantiyesine elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade edilmesi de suçu oluşturacaktır. Burada suçun faili proje sahibi ve şantiyelere ilgili altyapı hizmetinin verilmesine vesile olan kişiler olmaktadır.
184. maddenin 3. fıkrası uyarınca imar izni alınmamış yapılarda sınai yani sanayi faaliyetlerin icrasına müsaade edilmesi de suçu oluşturacaktır. Zira sınai faaliyetlerin hukuksuz imarlarda icra edilmesi güvenlik açısından bir tehlike doğuracaktır.
Önemli not: 4. fıkra hükmüne göre imar izni alınmadan veya verilen izne aykırı olarak bina yapmak suçları sadece belediye sınırları içerisinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanmaktadır.
İmar kirliliğine neden olma suçunun cezası
Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yerel yönetimlerden imar izni alınmadan veya verilen izne aykırı olarak bina yapmak suçunun cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. 2. fıkrada düzenlenen ruhsatsız başlatılan projelerin şantiyesine elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade edilmesi suçunun cezası da 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.
184. maddenin 3. fıkrası uyarınca imar izni alınmamış yapılarda sınai yani sanayi faaliyetlerin icrasına müsaade edilmesi suçunun cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.
İmar kirliliğine neden olma suçunda cezayı ve kamu davasını düşüren nedenler
Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kişinin imar izni olmaksızın veya izne aykırı yaptırdığı binayı ruhsata uygun hale getirmesi halinde 184. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yerel yönetimlerden imar izni alınmadan veya verilen izne aykırı olarak bina yapılması ve 2. fıkrası uyarınca ruhsatsız başlatılan projelerin şantiyesine elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade edilmesi sebebiyle açılmış kamu davasını düşürür, açılmamışsa kamu davası açılmasına engel olur ya da verilen ceza düşürülür.
Önemli not: 6. fıkra hükmü uyarınca 184. maddenin 3. fıkrası uyarınca imar izni alınmamış yapılarda sınai yani sanayi faaliyetlerin icrasına müsaade edilmesi ve 2. fıkrası uyarınca ruhsatsız başlatılan projelerin şantiyesine elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade edilmesi hükümleri 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış binalarla ilgili uygulanmamaktadır.
İmar kirliliğine neden olma suçunda uzlaştırma
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. maddesi uyarınca imar kirliliğine neden olma suçu uzlaştırma kapsamında değildir zira imar kirliliğine neden olma suçu kamu güvenliğini ve çevre düzenini yakından ilgilendiren bir suç tipidir. Keza imar kirliliğine neden olma suçu çevreye karşı işlenen suç kategorisinde düzenlenmiştir.
İmar kirliliğine neden olma suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması
İmar kirliliğine neden olma suçu yargılaması sonucunda fail hakkında verilecek ceza 2 senenin altındaysa ve fail hakkında önceden verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı mevcut değilse fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulanabilmektedir.
İmar kirliliğine neden olma suçunun soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı mıdır?
İmar kirliliğine neden olma suçunun soruşturması ve kovuşturması şikayete tabi değildir. Cumhuriyet savcısı soruşturmayı resen başlatır ve yürütür.
İmar kirliliğine neden olma suçunun yargılamasında görevli mahkeme
İmar kirliliğine neden olma suçunun yargılamasında görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
İmar kirliliğine neden olma suçunun yargılamasında yetkili mahkeme
İmar kirliliğine neden olma suçunun yargılamasında yetkili mahkeme binanın bulunduğu yer mahkemesidir.
İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Yargıtay Kararları
1- Sanığın savunmasında suça konu yapının 1989 yılında yapıldığını söylemesi, 09/08/2011 tarihli gerekçe raporunda zemin katının 1985 yılında yapıldığı, 1. katının ise 01/05/2009 tarihinde bitirildiğinin belirtilmesi karşısında, ruhsatsız binanın yapım tarihinin saptanması açısından, ilgili yere ait hava fotoğrafları da temin edilip, imalatdaki eskime, yıpranma, kabarma, dökülme ve korozyon durumları gibi yıpranma oranını da içeren teknik verilere göre bilirkişi raporu alınıp inşaatın yapım tarihinin tespit edilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması,
2- Kabule göre de; sanığın 03/02/2021 tarihli duruşmada imar barışından faydalandığını beyan etmesi karşısında, 7143 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar … ile … Orman İşletme Müdürlüğü vekilllerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
(YARGITAY 4. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 41455 Karar: 2022 / 26247 Karar Tarihi: 28.12.2022)
Öncelikle, Yapı kayıt belgesinin hukuki mahiyeti üzerinde durmak gerekir. 3194 sayılı Kanuna 11.05.2018 tarihinde eklenen geçici 16. maddeye göre;
1-Yapı kayıt belgesi alan yapılar, tıpkı ruhsatlı ve iskanlı yapılar gibi yasal hale gelmekte ve bu belge verildikten sonra, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca verilen yıkım ve para cezası kararının infazı ortadan kalkmaktadır. (3194 s.K. geçici m.16/4) Öte yandan yapı kayıt belgesi alınan bir yapı sahibi hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan dava açılamamakta, ceza soruşturması varsa takipsizlik kararı verilmekte, açılmış olan kamu davası varsa düşmekte, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkmaktadır. (11. CD. 23.12.2019.T.2018/5966; 9877)
2-3194 sayılı İmar Kanunu’nun 30. maddesinde; yapının kullanılması yapı kullanma izin belgesi alınmasına bağlıdır. Aynı Kanunun 31. maddesinde ise; kullanma izni verilmeyen veya alınamayan yapılara elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinin verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. 3194 sayılı Kanunun geçici 16/3. fıkrasında ise, yapı kullanma izin belgesi alınan yapıya kullanma yetkisi verildiği gibi bu yapılara elektrik, su ve doğalgaz bağlanacağı belirtilmiştir.
3-İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilebilmesi için yapı kullanma izin belgesinin ilgili idareye sunulması gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasalar Tebliği’nin 6. maddesinin 8. fıkrasına göre; yapı kayıt belgesi verilen yapılarda, yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın işyeri açma ve çalışma ruhsatı verileceği düzenlenmiştir.
4-İmar Kanunu’nun geçici 21. maddesine göre; yapı kayıt belgesi alınan yapılarda, ilave inşaat alanı ihdas edilmemek şartıyla, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre güçlendirme kararı alınarak güçlendirme yapılabilecektir.
5- Yapı kayıt belgesi alan gecekondu sahipleri, Hazine ve belediye arazilerini doğrudan satın alma imkanına kavuşmuştur. O kadarki yapı kayıt belgesi sahibinin istemesi halinde; “bağlı yetki” nedeniyle idare taşınmazı satmaktan imtina edemeyecektir. (3194 s.K. geçici m.16/6).
6-Yapı ruhsatı alıp da yapı kullanma izin belgesi almamış veya yapı ruhsatı bulunmayan yapılarda, Yapı Kayıt Belgesi ile maliklerin tamamının muvafakatinin bulunması ve imar planlarında umumi hizmet alanlarına denk gelen alanların terk edilmesi halinde yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilecektir (3194 s.K. geçici m.16/5). Görüldüğü gibi, Kanun aslında yapı kayıt belgesini, kat mülkiyeti kurulabilmesi için gerekli olan “Yapı Kullanma İzin Belgesi” yerine kabul etmekte aynı fonksiyonu yüklemektedir. Bir başka değişle yapı kayıt belgesi sahibi bu belgeye istinaden imara aykırı olan yapıyı-hiçbir aykırılık yokmuş gibi- hatta, imara uygun yapı yapan bir kişiden daha az harç ve vergi ödemek suretiyle kat mülkiyetine dönüştürebilmekte her bağımsız bölümü kat mülkiyeti kütüğüne kaydedebilmekte ve bu mülkiyet üzerinde bir malikin kullanabileceği tüm hakları kullanabilmektedir.
7- Geçici Madde 16/10 da; yapı kayıt belgesinin, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli olacağı, bu belge ile ilgili yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümlerinin uygulanacağı ve yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğunda olduğu belirtilmişse de, bu ifadeler bir “kısıtlama” gibi sunulmuş ise de, aslında anılan hususlar, normal imara uygun yapılar içinde geçerli olduğundan yapı kayıt belgesinin ilgili yapıyı imar mevzuatına uygun hale getirmesi özelliğine etki etmeyecektir.
TMK’nın 683. maddesi, mülkiyet hakkının içeriğini; malikin, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şeyi dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olmak, şeklinde belirlemiştir.
Yukarıda yapı kayıt belgesinin, sahibine tanınan haklardan bir kısmını izah ettik. Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi yapı kayıt belgesi sahibi; yapıyı kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakkına sahip olduğuna göre, yapı kayıt belgesi alınan bir yapı, kural olarak İmar Kanunu’na uygun bir yapı olarak kabul edilmelidir. Aslında kanun koyucu bazı çekincelerle açıkça adını koymamış olsa bile, yapı sahiplerine sunulan imkânlar dikkate alındığında, 3194 sayılı Kanunun Geçici 16.maddesi, “bedel karşılığı imar affı” niteliğinde bir düzenlemedir. Ancak, bir yapının yapı kullanma iznine sahip olması ile yapı kayıt belgesine sahip olması arasında piyasada bir değer düşüklüğü varsa bu değerden ve sözleşmeye göre eksik ve ayıplı işlerden yüklenici sorumlu tutulmalıdır.
Somut olaya döndüğümüzde; temyiz eden davacılar, davalı yükleniciden bağımsız bölüm alan üçüncü kişilerdir. Yüklenici arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince arsa sahiplerine edimlerini yerine getirmediği için davacıların temliken iktisap ettikleri bağımsız bölüm tapu iptal ve tescil talepleri yerinde görülmemiştir. Yüklenici dava konusu taşınmazlarla ilgili iskân belgesi alamamışsa da yapı kayıt belgesi alınmıştır. Bu durumda 2018 yılında 3194 sayılı Kanuna eklenen geçici 16. maddeye göre söz konusu inşaatla ilgili alınan yapı kullanma izin belgesi TMK nın 683. maddesinde bir malike tanınan tüm hakları sağladığı için, bu hakları “yok hükmünde” saymak; öncelikle 3194 sayılı Kanunun geçici 16. maddesine aykırı olacağı gibi, kullanılan ve kullanılmaya devam edilecek ve anılan Kanunun ekonomik değer atfettiği yapının “ekonomik değerinin olmadığı” kabul edilerek arsa sahibine terkedilmesi ve yükleniciye (dolayısıyla yükleniciden bağımsız bölüm temlik alan davacılara) sözleşme gereği ve yapılan işin karşılığı olan tapuların verilmemesi hakkaniyete de uygun düşmeyecektir.
Bu nedenle, yukarıda kapı kayıt belgesinin niteliği de dikkate alınarak dava konusu taşınmazların yapı kayıt belgesi nedeniyle piyasada bir değer düşüklüğü varsa düşük değerden ve sözleşmeye göre eksik ve ayıplı işlerden yüklenici dolayısıyla temyiz eden-davacı/temlik alanlar sorumlu tutularak, yüklenicinin hak ettiği bağımsız bölümler ve karar düzeltme isteyen/davacıların temlik işlemi değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın düzeltilmesi gerekirken Sayın çoğunluğun yapı kayıt belgesinin amaç ve niteliğine aykırı olan karar düzeltme isteminin reddi kararına muhalifim.
(T.C YARGITAY 6. Hukuk Dairesi Esas: 2022 / 5039 Karar: 2022 / 5942 Karar Tarihi: 20.12.2022)
1) Davaya konu … mahallesi 1275 ada 5 parselde bulunan taşınmaz için arka bahçesinde ahşap döşeme yapılarak oluşturulan alanın üzeri kapatılarak kapalı alan oluşturulduğundan bahisle 30/05/2014 tarihinde yapı tatil zaptı düzenlendiği, dosya arasında bulunan ilgili taşınmaza ait tapu kaydı örneğinin \”taşınmaz şerh/beyan/irtifak\” kısmında 10/10/2005 tarih 16398 yevmiye nolu \”2. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır\” şeklindeki beyanın işlenmiş bulunduğu, … İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün KUDEB birimine yönelik 05/06/2014 tarihli yazısında \”davaya konu taşınmazın eski eser ve eski eser bitişiği konumunda olduğundan; her türlü işlem için İ. K. T. V. K. B. K.’dan izin alınması gerektiği ve söz konusu parselin herhangi bir sit alanında bulunmadığının\” belirtildiği anlaşılmakla, sanığın söz konusu inşaatı soruşturma aşamasındaki beyan tarihinden 4 yıl önce yaptığını bildirmesi, bilirkişi raporunda ise yalnızca 03/07/2008 ile 18/08/2015 tarihli uydu fotoğrafları kulanılarak 03/07/2008 tarihli uydu fotoğrafında davaya konu yerde ağaç göründüğünden bahisle sanığın söz konusu yapıyı 03/07/2008 tarihinden sonra yapmış olduğunun tespitiyle yetinilmesi karşısında; dava zamanaşımı hususunun değerlendirilmesi bakımından 2008 ile 2014 yılları arasında davaya konu yerin hava fotoğraflarının temini ile imalatdaki eskime, yıpranma, kabarma, dökülme ve korozyon durumları gibi yıpranma oranını da içeren teknik verilere göre sanığın inşaatı hangi tarihte yaptığının tespit edilmesi hususunda yeniden bilirkişi raporu düzenletilmesi, ayrıca sanığın eyleminin 2863 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi ve TCK’nın 44. maddesinin uygulanması koşullarının değerlendirilmesi amacıyla sanık hakkında suç duyurusunda bulunulup dava açılması halinde birleştirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle hüküm kurulması,
2) Bozma kararı sanık lehine olsa dahi, bozmadan sonra yapılan yargılamada yerel mahkemece sanık, katılan ve varsa müdafi ve vekillerine duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilip, duruşmadan haberdar olmaları sağlanmalıdır. Bozma sonrası 1412 sayılı CMUK’nın 326/2. maddesine aykırı olarak sanığa duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda duruşmaya devam edilerek karar verileceğine dair meşruhat içermeyen tebligat gönderilerek savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle 1412 sayılı CMUK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
3) Kabule göre de;
a) 7143 sayılı Kanunla eklenen 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesi gereğince, \”Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir.\” şeklindeki düzenleme karşısında, ilgili Bakanlıktan sorularak suça konu bina ile ilgili usule uygun yapı kayıt belgesi alınıp alınmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde saptanması gerektiği gözetilmeksizin, yapı kayıt belgesi alınıp alınmadığı hususunun …’ndan sorulması suretiyle eksik incelemeyle hüküm kurulması,
b) Kendisini vekille temsil ettiren katılana avukatlık asgari ücret tarifesine göre vekalet ücreti hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık … müdafisi ile katılan … vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
(T.C YARGITAY 4. Ceza Dairesi Esas: 2022 / 10745 Karar: 2022 / 25059 Karar Tarihi: 12.12.2022)
Anahtar Kelimeler
İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu
İmar izni nedir?
İmar kirliliği nedir?
İmar kirliliğine neden olma suçu nedir?
İmar kirliliğine neden olma suçu nasıl oluşur?
İmar kirliliğine neden olma suçunun cezası
İmar kirliliğine neden olma suçunda cezayı ve kamu davasını düşüren nedenler
İmar kirliliğine neden olma suçunda uzlaştırma
İmar kirliliğine neden olma suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması
İmar kirliliğine neden olma suçunun soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı mıdır?
İmar kirliliğine neden olma suçunun yargılamasında görevli mahkeme
İmar kirliliğine neden olma suçunun yargılamasında yetkili mahkeme
İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Yargıtay Kararları